📘 قراءة كتاب Namaz ve onu terk edenin durumu أونلاين
Şüphesiz ki hamd Allah’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ister ve O’ndan af dileriz.
Nefislerimizin ve amellerimizin kötülüklerinden O’na sığınırız. Allah kime hidayet ederse onu saptıracak yoktur,
kimi saptırırsa onu da hidayete getirecek yoktur. Allah’tan başka ilah olmadığına, sadece O’nun ilah olduğuna ve
ortağının olmadığına şahitlik ederiz. Muhammed’in de O’nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederiz.
“Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar
üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını anarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık
haklarına riayetsizlikten sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisa, 1)
“Ey iman edenler! Allah’tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.” (Ali İmrân,
102)
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve
günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse büyük bir başarıya ulaşır.” (Ahzab, 70, 71)
Bu kitap imam İbn Kayyim el-Cevziyye’ye yöneltilen on tane sorunun cevabını ihtiva etmektedir. O, bu
sorulara biri diğerini takip eden sorularla genişleterek cevap vermiştir. O, bu meselelerde kendisine soru
sorulabilecek gerçekten uygun bir kişidir. Zihni açıktır, cevapları ikna edicidir, nasları muhafazada sağlam bir
hafızaya ve derin bir anlayışa sahiptir. Alimlerin ve fıkıhçıların mesele hakkındaki görüşlerini de ayrıntılı bir
şekilde anlatır, sonra bir görüşü tercih eder, onu benimser ve savunur.
Özellikle bu zamanda insanlar Allah’ın bu ebedi farzını unutmuş veya ihmal etmektedirler. Onlardan bir
kısmı Allah ve Rasûlünün namazı terk edenler hakkındaki hükmünü bilmekte, kimisi de bilmemektedir. Halbuki
namaz, İslâm’ın bağlarından en sağlam bağdır. Bu bağlar birer birer çözüldüğü için insanlar Allah’ın kitabını ve
Peygamberinin sünnetini de terk ettiler ve başka şeylerle hükmettiler. Sonunda Allah’ın koyduğu sınırlar çiğnendi
ve haramlar ihlal edildi. Kötülükler yayıldı, bela ve musibetler yaygınlaştı, hastalıklar çoğaldı. Sadece vücutlar
değil, düşünceler de bu hastalıklardan nasibini aldı. Lâ havle velâ kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l-azîm. Yüce Allah
şu âyet-i kerimesinde bu gerçeği şöyle ifade etti:
“Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı zayi ettiler; nefislerinin arzularına uydular. Bu
yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler. Ancak tevbe edip, iman eden ve salih amel (güzel işler)
işleyen kimseler hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın cennete girecekler.” (Meryem: 59, 60)
Belki bu kitabı okuyan kimse doğruya tekrar döner, Rabbine tevbe eder ve Allah ile münasebetinde O’na
tevbe ederek ve yönelerek yeni bir sayfa açar. Kitapta bu farizayı terk eden veya onda tembellik eden ya da
edasında kusur işleyen kimseleri uyarıcı ve teşvik edici pek çok faydalar vardır. Sonra bu kitap namazın hükmünü
açıklamış ve onu eda edenleri teşvik etmiştir. Ayrıca senin bu konuda sevgili Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi
ve sellem’e tabi olman gerekir. Çünkü o şöyle buyurmuştur: “Benim nasıl namaz kıldığımı gördüyseniz, namazınızı
o şekilde kılın.” Bu hadisi Buhârî rivâyet etmiştir.
Sonra bu kitap Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in namazını tarif ederek sona ermiştir.
İşte kitap senin önünde ey Müslüman! Namaz konusunda on tane soruyu ihtiva etmektedir. Bunları bu
şekilde açık ve ayrıntılı olarak başka bir kitapta çok az bulursun. Alemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun.
Benim bu kitap üzerinde yaptığım çalışma şudur:
1- Kur’an âyetlerinin tahricini yaptım. (Ayetlerin bulunduğu surelerin adını ve âyetlerin numaralarını tesbit
ettim.)
2- Hadislerin tahricini yaptım ve kütübü sitte içindeki yerlerini tesbit ettim.
3- Hocamız, üstat ve büyük alim Nâsıruddin el-Elbânî’nin tahkikinden, zaman zaman da başka
kaynaklardan yararlanarak hadislerin sahihlik ve zayıflık durumlarına işaret ettim.
4- Kitabın aslında veya hadislerde geçen bazı kelimelerin manalarını tefsir ettim.
5- Bazı şeylerde Prof. Teysir Zater’den yararlanarak kitabın kullanılışını kolaylaştırıcı fihristler hazırladım.
6- Alfabetik sıraya göre hadislerin baş taraflarının fihristlerini çıkardım.
Son olarak Yüce Allah’tan bu çalışmamın kendi rızasına uygun olmasını diliyorum.
Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
Allah’ın kendilerini başarılı kıldığı ve onlara doğru yolu gösterip hidayet ettiği çok değerli alimler acaba şu
konularda ne diyorlar:
1- Namazı kasıtlı olarak terk eden kimsenin öldürülmesi gerekir mi, gerekmez mi?
2- Öldürüldüğü zaman bir mürtedin ve kâfirin öldürülüşü gibi mi öldürülür –ki onların cenazesi yıkanmaz,
namazı kılınmaz ve müslümanların kabristanına defnedilmez– yoksa müslüman olduğuna hükmedildiği halde
ceza olarak mı öldürülür?
3- Namazı terk etmekle amelleri boşa gider ve geçersiz olur mu, yoksa olmaz mı?
4- Gündüz namazını gece kılmak, gece namazını gündüz kılmak kabûl edilir mi, edilmez mi?
5- Cemaatle namaza gücü yettiği halde tek başına namaz kılanın namazı sahih olur mu, olmaz mı?
6- Sahih olunsa, cemaati terkten dolayı günahkâr olur mu, olmaz mı?
7- Mescitte hazır olmak şart mıdır, yoksa cemaatle namazı evde kılmak caiz olur mu?
8- Bir kuşun yerden gagasıyla yem toplaması gibi namazı hızlı kılan ve rükûu ve secdesini tam yapmayanın
hükmü nedir?
9- Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in namazının miktarı/ temposu nasıldı? Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem’in “onlara namazı hafif kıldır” sözüyle dikkat çektiği hafifletmenin hakikati nedir? Peygamberin Muaz’a
söylediği “sen fettan mısın?” sözünün anlamı nedir?
10- Tekbir aldığı andan bitinceye kadar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in namazı kısaca nasıl cereyan
etmiştir? Bu soruyu soranın sanki onu görüyormuş gibi anlaması için bu konu nasıl anlatılır?
Allah Teâlâ doğru yolu göstermek için rehberlik edenlere ve hükümle delili birlikte açıklayanlara gerçeğe
ulaşmalarını nasip etsin. Allah Teâlâ ilim adamlarından öğretmeleri ve açıklamaları için söz almadıkça cahillerden
öğrenmeleri için söz almamıştır.
Bu soruların cevabını büyük âlim, selefin en son halkası, sünnetin destekçisi, bid’atın engelleyicisi ve dinin
güneşi, İbn Kayyim el-Cevziyye namıyla bilinen Muhammed b. Ebî Bekir el-Hanbelî vermiştir. Allah
kendisinden razı olsun ve razı etsin ve onun makamını ve varacağı yeri cennet eylesin.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...
Şüphesiz ki hamd Allah’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ister ve
O’ndan af dileriz. Nefislerimizin ve amellerimizin kötülüklerinden O’na
sığınırız. Allah kime hidayet ederse onu saptıracak kimse yoktur; kimi
saptırırsa onu da hidayete getirecek kimse yoktur. Allah’tan başka ilah
olmadığına, sadece O’nun ilah olduğuna ve ortağının olmadığına şahitlik
ederim. Muhammed’in de O’nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim.
Allah’ın salâtı ve sonsuz selamı onun ailesine, arkadaşlarına ve eşlerine olsun.
Müslümanlar farz namazı kasten terk etmenin en büyük günahlardan birisi olduğunda, onun günahının
Allah katında adam öldürmek ve hırsızlık yapmak günahından, zina ve alkollü içki günahından daha büyük
olduğunda ve onu terk edenin dünyada ve ahirette Allah’ın cezasına, gazabına ve rezil rüsvay etmesine maruz
kalacağında görüş birliği içindedirler.
Fakat müslümanlar namazı kasten terk edenin öldürülüp öldürülmeyeceğinde, nasıl öldürüleceğinde ve
kâfir olup olmadığında ihtilafa düşmüşlerdir.
Sufyan b. Saîd es-Sevrî, Ebû Umer el-Evzaî, Abdullah b. el-Mubarek, Hammad b. Zeyd, Vekî’ b. el-
Cerrah, Malik b. Enes, Muhammed b. İdris eş-Şafiî, Ahmed b. Hanbel, İshak b. Rahaveyh ve arkadaşları namazı
terk edenin öldürüleceğine fetva vermişlerdir. Sonra bunlar onun nasıl öldürüleceğinde ihtilaf etmişlerdir.
Bunların çoğunluğu onun kılıçla boynunun vurulup öldürüleceğini söylerken bazı Şafiîler, namazı kılıncaya veya
ölünceye kadar odunla vurulur demişlerdir. İbn Şureyh ise onun ölünceye kadar kılıçla dürtüleceğini, çünkü
bunun onun terkini daha iyi engelleyici ve namaza dönüşü için daha umut verici bir yöntem olduğunu söylemiştir.
Cumhur, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in: “Allah Teâlâ her şeyi güzel yapmayı sever, o halde öldürme işini
de güzel yapınız.” 1 buyruğunu delil getirmiştir. Boynu kılıçla vurmak en güzel öldürme şeklidir ve canın en
süratli bir şekilde çıkmasını sağlar. Allah Teâlâ dinden çıkan kâfirlerin öldürülmesinde kılıçla dürtmeyi değil,
boyunların vurulması kanununu koymuştur. Zina eden evli kadın ve erkeğin ise işlediği bu haramın zevki
bedeninin tamamına ulaştığı için çekeceği ceza da bütün vücuduna ulaşsın diye taşlanarak öldürülmesi meşrû
kılınmıştır. Çünkü bu öldürme şekli en kötü öldürme şeklidir. İnsan tabiatında onu zinaya çağıran çok güçlü bir
eğilim/tahrik edici bir unsur vardır. Dolayısıyla bu güçlü çağırıcının karşısına en ağır ceza konulmuştur. Çünkü bu
cezada Lût kavminin işledikleri kötülüklere karşılık Allah Teâlâ’nın onları üstlerine taş yağdırarak cezalandırdığı
hatırlatılmaktadır.
NAMAZI TERKEDEN ÖLDÜRÜLMEZ GÖRÜŞÜ
İbn Şihab ez-Zuhri, Saîd b. el-Museyyeb, Ömer b. Abdilaziz, Ebû Hanife, Dâvûd b. Ali ve el-Muzenî
ölünceye veya tevbe edinceye kadar hapsedilir, öldürülmez dediler. Bu görüşün delili Ebû Hureyre radıyallahu
anh’ın Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den rivâyet ettiği hadistir. Bu hadiste Peygamber şöyle buyurdu:
“İnsanlarla, onlar Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığını söyleyinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bunu
dedikleri zaman hem canlarını, hem de mallarını benden korumuş olurlar; ancak bu kelimenin (İslâm’ın)
haklarından bir hak karşılığında olması müstesna.” 2
Bu hadisi Buhârî ve Muslim rivâyet etmiştir. İbn Mesud’dan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Allah’tan başka ibadete layık ilah bulunmadığına ve benim de
Allah’ın muhakkak bir peygamberi olduğuma şehadet eden müslüman kişinin kanı ancak şu üç şeyden birisiyle
helal olur. Evli olduğu halde zina eden, adam öldüren ve İslâm camiasından ayrılıp dinini terkeden...” 3
Bu hadisi Buhârî ve Muslim tahriç etmişlerdir. Onlar dediler ki: Namaz amelî hükümlerdendir. Oruç, zekât
ve hac gibi terkinden dolayı kişi öldürülmez.
Namazı kasten terkedenin öldürülmesi gerekir, diyenler ise şöyle dediler: Allah Teâlâ:
”Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde
oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın.”
(Tevbe, 5)
buyurmakta ve onları şirklerinden tevbe etmedikleri, namazı kılmadıkları ve zekâtı vermedikleri takdirde
öldürülmelerini emretmektedir. Namazı terk edenin öldürülmeyeceğini söyleyen kimse, şirkinden tevbe ettiği
zaman namazı kılmasa da zekâtı vermese de ölüm cezasının ondan düşeceğini söylüyor, demektir. Bu ise
Kur’an’ın zahirine aykırıdır. Buhârî ve Muslim’in Sahih’lerinde geçen bir hadiste Ebû Saîd el-Hudrî şöyle dedi:
Ali b. Ebî Talib Yemen’de iken Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e bir miktar altın cevheri göndermişti.
Peygamber bunu dört kişiye taksim etti. Adamın birisi dedi ki: Allah’tan kork ey Allah’ın Rasûlü! Bunun üzerine
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona: “Yazıklar olsun sana! Ben, yeryüzündeki insanların Allah’tan korkmaya
layık ve (en çok korkan)ı değil miyim?” dedi. Sonra bu kişi arkasını dönüp gitti. Hâlid b. Velid dedi ki: Ya
Rasûlallah (izin ver de) şunun kafasını vurayım! Rasûlullah: “Yok vurma! Bunun da ileride namaz kılan bir kişi
olması umulur!” buyurdu. Bunun üzerine Halid: Ya Rasûlallah! Namaz kılanlardan öyle kimseler vardır ki, onlar
gönüllerinde olmayan şeyi dilleriyle söylerler, dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ben insanların kalplerini
açmağa, karınlarını yarmaya memur değilim” buyurdu.4
Bu hadiste Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun namaz kılacak olmasını öldürülmesine engel olarak
gördü. Bu, namaz kılmayanın öldürüleceğinin delilidir. Bunun içindir ki başka bir hadiste şöyle buyurdu: “Namaz
kılanları öldürmem bana yasaklandı.” 5 Bu da namaz kılmayanların öldürülmelerinin yasaklandığının delilidir.
İmam Ahmed ve İmam Şafiî Müsned’lerinde Abdullah b. Adîy b. el-Hîyar’dan rivâyet ettiler; Ensar’dan bir
adam ona anlatmıştı: Bu adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e bir mecliste otururken geldi ve kulağına
eğilerek münafıklardan birisini öldürmek için ondan izin istedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sesini
yükselterek şöyle dedi: “Allah’tan başka ilâh olmadığına şehadet etmiyor mu?” Ensarlı adam dedi ki: Evet ya
Rasûlallah, inanmadığı halde söylüyor. Rasûlullah: “Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şehâdet etmiyor
mu?” dedi. Adam: Evet ama inanmadığı halde söylüyor, dedi. Rasûlullah: “Namaz kılmıyor mu?” dedi. Adam:
Evet ama inanmadığı halde kılıyor, dedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bunun üzerine şöyle dedi: “Bunlar,
Allah’ın öldürülmelerini bana yasakladığı kimselerdir.”6 Bu hadis Peygamber’in namaz kılmayanları
öldürmesinin yasaklanmadığının delilidir.
Muslim’in Sahih’inde Ümmü Seleme’den rivâyet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu: “Sizin başınıza bir takım yöneticiler gelecek; siz onları tanıyacak ve onlara itiraz edeceksiniz. Kim
onlara itiraz ederse vebâlden beri olur, kim onlardan tiksinirse kurtulur. Fakat onlardan hoşlanır ve tâbi
olursa...” Dediler ki: Ey Allah’ın Rasûlü onlarla savaşmayalım mı? Dedi ki: “Hayır, namaz kıldıkları müddetçe
savaşmayın.” 7
Buhârî ve Muslim’in Sahih’lerinde Abdullah b. Ömer’den rivâyet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu: “Ben Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna
şahitlik edinceye, namazı dosdoğru kılıncaya, zekâtı verinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Şayet
bunu yaparlarsa canlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak İslâm’a ait bir hak sebebiyle öldürülürse
o müstesna. Hesapları ise Allah’a aittir.” 8 Bunu Ahmed ve Sahih’inde İbn Huzeyme rivâyet etmiştir. Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem bu hadisinde namaz kılıncaya kadar onlarla savaşmakla emrolunduğunu ve onların
canlarının ve mallarının ancak kelime-i şehadetten, namazlarını kıldıktan ve zekâtlarını verdikten sonra haram
olduğunu, canlarının ve mallarının bundan önce haram değil, mübah olduğunu haber vermektedir.
Enes b. Malik’ten şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefat ettiği zaman
Araplar(dan bazıları) dinden çıktılar. Ömer dedi ki: Ey Ebû Bekir, sen Araplarla nasıl savaşırsın? Ebû Bekir
bunun üzerine dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ben, Allah’tan başka hiçbir ilah
olmadığına ve benim Allah’ın elçisi olduğuma şahitlik edinceye, namazı kılıncaya ve zekâtı verinceye kadar
insanlarla savaşmakla emrolundum.” 9 Bunu Nesâî rivâyet etti. Hadis sahihtir.
Kendi görüşlerinin aleyhinde bir delil olmasına rağmen onların, namazı kasten terk edenin
öldürülemeyeceğine delil olarak ileri sürdükleri mutlak bir hadisin neyi gerektirdiğini bu hadislerdeki kayıtlar
beyan etmektedir. Çünkü canı ve malı korumak ancak İslâm’ın hakkını ödemekle sabit olur/kesinleşir. Namaz ise
İslâm’ın haklarının kesinlikle en önemlisidir. İbn Mesud’un rivâyet ettiği “Müslüman kişinin kanı ancak şu üç
şeyden birisiyle helal olur” hadisine gelince bu hadis sözkonusu meselede bizim lehimize bir delildir. Çünkü
dinini terk edenleri de kanı helal olanların içinde saydı. Namaz dinin en büyük rüknüdür. Özellikle onun kâfir
olduğunu da söylersek dini tamamen terk etmiş demektir. Şayet tekfir edilmezse dinin direğini bırakmış demektir.
İmam Ahmed şöyle dedi: Hadiste: “Namazı terk edenin İslâm’dan nasibi yoktur.” 10 diye geçmektedir.
Ömer b. el-Hattab taşraya şu mektubu yazmıştı: Bana göre işlerinizin en önemlisi namazdır. Kim onu
muhafaza ederse dinini muhafaza etmiş olur. Kim onu kaybederse onun dışındakileri haydi haydi kaybeder.
Namazı terk edenin İslâm’dan nasibi yoktur. O şöyle dedi: Her kim namazı hafife alıp önemsemezse o İslâm’ı
hafife alıp önemsememiş demektir. Onların İslâm’dan nasipleri namazdan nasipleri kadardır. İslâm’a karşı
arzuları namaza karşı arzuları kadardır.
1 Namazı kasıtlı olarak terk eden kimsenin öldürülmesi gerekir mi, gerekmez mi?
2 Öldürüldüğü zaman bir mürtedin ve kâfirin öldürülüşü gibi mi öldürülür ki onların cenazesi yıkanmaz,
namazı kılınmaz ve müslümanların kabristanına defnedilmez yoksa müslüman olduğuna hükmedildiği halde ceza olarak mı öldürülür?
3 Namazı terk etmekle amelleri boşa gider ve geçersiz olur mu, yoksa olmaz mı?
4 Gündüz namazını gece kılmak, gece namazını gündüz kılmak kabûl edilir mi, edilmez mi?
5 Cemaatle namaza gücü yettiği halde tek başına namaz kılanın namazı sahih olur mu, olmaz mı?
6 Sahih olunsa, cemaati terkten dolayı günahkâr olur mu, olmaz mı?
7 Mescitte hazır olmak şart mıdır, yoksa cemaatle namazı evde kılmak caiz olur mu?
8 Bir kuşun yerden gagasıyla yem toplaması gibi namazı hızlı kılan ve rükûu ve secdesini tam yapmayanın hükmü nedir?
9 Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in namazının miktarı/ temposu nasıldı? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in “onlara namazı hafif kıldır” sözüyle dikkat çektiği hafifletmenin hakikati nedir? Peygamberin Muaz’a söylediği “sen fettan mısın?” sözünün anlamı nedir?
10 Tekbir aldığı andan bitinceye kadar Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in namazı kısaca nasıl cereyan etmiştir? Bu soruyu soranın sanki onu görüyormuş gibi anlaması için bu konu nasıl anlatılır?
حجم الكتاب عند التحميل : 1.1 ميجا بايت .
نوع الكتاب : pdf.
عداد القراءة:
اذا اعجبك الكتاب فضلاً اضغط على أعجبني و يمكنك تحميله من هنا:
شكرًا لمساهمتكم
شكراً لمساهمتكم معنا في الإرتقاء بمستوى المكتبة ، يمكنكم االتبليغ عن اخطاء او سوء اختيار للكتب وتصنيفها ومحتواها ، أو كتاب يُمنع نشره ، او محمي بحقوق طبع ونشر ، فضلاً قم بالتبليغ عن الكتاب المُخالف:
قبل تحميل الكتاب ..
يجب ان يتوفر لديكم برنامج تشغيل وقراءة ملفات pdf
يمكن تحميلة من هنا 'http://get.adobe.com/reader/'