📘 قراءة كتاب Meleklere Icirc m acirc n أونلاين
Allah Teâlâ'nın nûrdan yarattığı melekleri olduğuna, onları, bazı amelleri yerine
getirmek üzere görevlendirmiş olduğuna, emrini getirmeleri için onlara tam bir itaat ve
yerine getirme gücü bahşettiği varlıklar olduğuna kesin bir şekilde inanmak demektir.
Melekler,gözle görülemeyen ve Allah Teâlâ'ya ibâdet etmek için yaratılan varlıklardır.
Onların Rubûbiyet ve Ulûhiyet hususiyetlerinden yana hiçbir özellikleri yoktur. Allah Teâlâ
onları nûrdan yaratmış ve onlara, emrine tam bir teslimiyet gösterme ve emrini yerine
yetirme gücü bahşetmiştir.
Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
~
nlar (Allah’a
yakın melekler),O’na ibâdet etmekten kibirlenmez ve yorulmazlar.Onlar, gece-gündüz
bıkmaksızın (Allah’ı) tesbih ederler."1
Melekler, pek çoktur. Onların sayısını Allah Teâlâ'dan başka kimse bilemez. Nitekim
Buhârî ve Müslim'in sahihlerinde Enes b. Mâlik'in -Allah ondan râzı olsun- rivâyet ettiği
Mirâç kıssası hadisinde, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- semâda Beytu'l-Ma'mûr
denilen yere kadar yükseltilmiş ve orada her gün yetmiş bin meleğin namaz kıldığını ve
oradan çıktıkları zaman kendilerine bir daha sıra gelmediği için geri dönemediklerini
söylediği melekler de vardır.
Meleklere îmân, dört hususu içerir:
Birinci Husus:
Meleklerin varlığına îmân etmeyi içerir.
Nitekim Allah Teâlâ melekler hakkında aşağıdaki âyetlerde şöyle buyurmuştur:
"Ey îmân edenler! Kendinizi ve âilelerinizi yakıtı insanlar ve taşlar olan o ateşten
koruyun ki, onun üzerinde iri yarı, sert tabiatlı melekler vardır.Kendilerine verdiği emirlerde
Allah’a asla isyan etmezler ve emrolunduklarını yerine getirirler."1[
"Onlar (melekler) Allah’a yakın kullardır. Allah, onlara birşey söylemeden veya
emretmeden onlar konuşmazlar. Onlara emrettiği zaman da hemen emrine itaat ederek
yerine getirirler."2
~
nlar (Allah’a
yakın melekler), O’na ibâdet etmekten kibirlenmez ve yorulmazlar. Onlar, gece-gündüz
bıkmaksızın (Allah’ı) tesbih ederler."3
İkinci Husus:
Cebrâîl -aleyhisselâm- gibi ismini bildiklerimize ismiyle îmân eder, bilmediklerimize
de icmâlî olarak îmân ederiz.
Üçüncü Husus:
Cebrâîl -aleyhisselâm- gibi vasfını bildiğimize vasfı ile îmân ederiz.
Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, Cebrâîl -aleyhisselâm-'ı, Allah
Teâlâ'nın yaratmış olduğu asıl sûretinde altı yüz tane kanadı ile ufukları kapatmış bir
halde görmüştür.
Melek, Allah Teâlâ'nın emriyle bir insan sûretine dönüşebilir.
Nitekim Allah Teâlâ, Cebrâîl -aleyhisselâm-'ı Meryem'e gönderdiği zaman ona tam
bir insan sûretinde görünmüştür.
"(Meryem) onlarla kendisi arasına bir perde gerdi. Biz de ona Ruh'umuzu (Cebrail'i)
gönderdik de, ona tam bir insan şeklinde (sûretinde) görünüverdi." 1
Yine Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-, ashâbı ile birlikte otururken Cebrâîl
-aleyhisselâm- kendisine bir insan sûretinde gelmiştir.
Nitekim Ömer b. Hattab'dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o
şöyle demiştir:
"Biz, birgün Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yanında otururken bembeyaz
bir elbise giymiş, simsiyah saçlı, üzerinde yolculuk izi bulunmayan ve içimizden de hiç
kimsenin tanımadığı bir adam ansızın yanımıza çıkageldi. Peygamber -sallallahu aleyhi ve
1 Meryem Sûresi:17
sellem-'in önünde oturup dizlerini, O'nun -sallallahu aleyhi ve sellem-'in dizlerine dayadı,
ellerini de kendi1
uyluklarının üzerine koydu ve:
- Ey Muhammed! Bana İslâm'dan haber ver? dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
- İslâm; Allah'tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilahın olmadığına ve
Muhammed -sallalahu aleyhi ve sellem-'in Allah'ın elçisi olduğuna şâhitlik etmen, namaz
kılman, zekât vermen, Ramazan orucunu tutman ve yoluna güç yetirdiğin takdirde
Beytullah'ı haccetmendir, buyurdu.
O:
- Doğru söyledin, dedi.
Bunun üzerine biz, soru soranın, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e hem soru
sormasına, hem de ona doğru söyledin, demesine şaşırdık.
(Sonra devamla):
- Bana îmândan haber ver? dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
- Îmân;Allah'a,meleklerine,kitaplarına,elçilerine (peygamberlerine), âhiret gününe
ve kaderin hayrına ve şerrine îmân etmendir, buyurdu.
O yine:
- Doğru söyledin,dedi.
(Sonra devamla):
- Bana ihsandan haber ver? dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
- İhsan; Allah'a, O'nu görüyormuşçasına ibâdet etmendir. Şayet sen O'nu
görmüyorsan bile, O seni görmektedir, buyurdu.
(Sonra devamla):
- Bana, kıyâmetin ne zaman kopacağından haber ver? dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
- Kıyâmet hakkında kendisine soru sorulan kimse, soran kimseden daha bilgili
değildir, buyurdu. Bunun üzerine o:
İmam Nevevî, Sahîh-i Müslim'in şerhinde, Sindî de Nesâî'nin şerhinde "kendi uyluklarının üzerine koydu"
şeklinde açıklamışlardır,Fakat "Avnu'l-Ma'bûd"'da "Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in uyluklarının
üzerine koydu" şeklinde açıklanmıştır.
- O halde bana kıyâmetin alametlerinden haber ver? dedi.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
- Câriyenin efendisini doğurması
1
, yalınayak, baldırı çıplak koyun çobanlarının bina
yükseltmekte birbirleriyle yarışmaları ve bunlarla iftihar etmeleridir, buyurdu.
(Ömer b. Hattab) dedi ki:
- Sonra adam oradan hızla ayrıldı.Bunun üzerine ben uzun bir süre (üç gece) öyle
bekledim. Sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bana:
- Ey Ömer! Soru soranın kim olduğunu biliyor musun? diye sordu. Bunun üzerine ben:
- Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler, dedim.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
- Şüphesiz ki O, size dîninizi öğretmek üzere gelen Cebrâil'dir, buyurdu."2
Yine Allah Teâlâ'nın, İbrahim -aleyhisselâm- ile Lût -aleyhisselâm-'a gönderdiği
melekler de insanlar sûretinde idiler.
Dördüncü Husus:
Tesbih etmek ve gece-gündüz bıkmadan ve durmadan Allah Teâlâ'ya ibâdet etmek
gibi, Allah Teâlâ'nın emriyle bildiğimiz bazı amelleri yerine getirdiklerine îmân ederiz.
Meleklerin isimleri:
Meleklerin isimleri vardır. Fakat bizler pek azının isimlerini bilmekteyiz. Bu sebeple
Kur'an ve sünnette isimleri belirtilen meleklere detaylı bir şekilde îmân etmek (tafsilî
îmân), isimleri belirtilmeyen meleklere ise, özet olarak îmân etmek (mücmel îmân) gerekir.
Bu ise, kulun meleklere genel olarak îmân etmesi konusuna girer. Meleklerin kimisinin özel
bir görevi olabilir.
Örneğin:
1. Cebrâîl -aleyhisselâm-:
Allah Teâlâ'nın peygamberlere gönderdiği vahyi onlara götürmek üzere görevlendirdiği
vahiy emînidir.
2. Mîkâîl -aleyhisselâm-:
Allah Teâlâ'nın izniyle yağmur yağdırmak ve bitkileri yeşertmekle görevli melektir.
1
İmam Hattâbî, "Câriyenin efendisini doğurması"nın anlamı hakkında şöyle demiştir: "İslâm'ın yeryüzünde
yayılmasıyla savaşlarda çokça kadın köleler ele geçirilmesinin ardından müslümanların onları câriyeler
edinecekler ve onlardan doğacak kız çocukları annelerine efendiler olacaktır."
"Câriyenin efendisini doğurması" şöyle de açıklanmıştır: "Kız çocuğunun, annesine çokça itaatsizlik etmesi
sonucu, kadın efendinin, câriyesine hükmetmesi gibi, kız çocuğu da annesine hükmedecektir."
2 Müslim; hadis no: 8.
Nitekim Allah Teâlâ, Cebrail ve Mikail -aleyhisselâm- hakkında şöyle buyurmuştur:
g f e d c b a ` _ ^ ] [ Z [
s r q p o n m l k j i h
[ ٩٨ :الآية قرة ا سورة[ Z y x w v u t "(Ey Peygamber! Meleklerden Cebrail bizim düşmanımızdır, diyen Yahudilere) De ki:
Kim, Cebrâil’e düşman ise iyi bilsin ki, bu Kur’ân’ı daha önce inen kitapları tasdik etmek,
mü'minleri (hakka ileten) bir rehber ve (dünya ve âhirette her türlü iyiliği onlara)
müjdeleyici olmak üzere, Allah’ın izniyle senin kalbine o indirmiştir. Kim, Allah’a,
meleklerine, elçilerine, (özellikle de şu iki meleğe) Cebrâil ve Mikâil’e düşman ise, iyi
bilsin ki Allah da kâfirlerin düşmanıdır."1
3. İsrâfîl -aleyhisselâm-:
Hesaba çekilmek üzere canlıların tekrar diriltilecekleri kıyâmet gününde sûra üflemekle
görevli melektir.
Nitekim Ebu Seleme b. Abdurrahman b. Avf'tan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet
olunduğuna göre o şöyle demiştir:
Meleklere îmân: Allah Teâlâ’nın nûrdan yarattığı melekleri olduğuna, onları, bazı amelleri yerine getirmek üzere görevlendirmiş olduğuna, emrini yerine getirmeleri için onlara tam bir itaat ve yerine getirme gücü bahşettiği varlıklar olduğuna kesin bir şekilde inanmak demektir. Melekler, gözle görülemeyen ve Allah Teâlâ’ya ibâdet etmek için yaratılan varlıklardır. Onların Rubûbiyet ve Ulûhiyet hususiyetlerinden yana hiçbir özellikleri yoktur. Allah Teâlâ onları nûrdan yaratmış ve onlara, emrine tam bir teslimiyet gösterme ve emrini yerine yetirme gücü bahşetmiştir.
سنة النشر : 2009م / 1430هـ .
حجم الكتاب عند التحميل : 663 كيلوبايت .
نوع الكتاب : pdf.
عداد القراءة:
اذا اعجبك الكتاب فضلاً اضغط على أعجبني و يمكنك تحميله من هنا:
شكرًا لمساهمتكم
شكراً لمساهمتكم معنا في الإرتقاء بمستوى المكتبة ، يمكنكم االتبليغ عن اخطاء او سوء اختيار للكتب وتصنيفها ومحتواها ، أو كتاب يُمنع نشره ، او محمي بحقوق طبع ونشر ، فضلاً قم بالتبليغ عن الكتاب المُخالف:
قبل تحميل الكتاب ..
يجب ان يتوفر لديكم برنامج تشغيل وقراءة ملفات pdf
يمكن تحميلة من هنا 'http://get.adobe.com/reader/'